yet- : be enough
yetmek to be enough
… yeter … is/are enough
Bir şeker yeter. One sugar is enough.
Yirmi lira yeter mi? (Do you think) 20 liras are enough?
Yeter! It is enough!
Yeter. It is enough.
… yetmez … is/are not enough
Bu ekmek bize yetmez, ekmek alalım.This bread is not enough, let’s buy bread.
Beş lira yetmez. Five lira is not enough.
… yetti … was enough
Para yetti mi? Was the money enough?
… yetmedi … was not enough
Paramız yetmedi. We didn’t have enough money.
… yetiyor … (generally/nowadays/recently) is/are enough
Genelde iki ekmek bize yetiyor.
… yetmiyor … (generally/nowadays/recently) is/are not enough
Son günlerde maaşım hiçbir şeye yetmiyor.
yeterli + Noun : = sufficent + Noun (formal) ≈ enough + Noun
Evde yeterli su var mı?
= Evdeki su yeter mi?
yeterince + ADJ : ADJ + enough
Su yeterince sıcak değil.
yeterince + sentence : sentence + enough
Yeterince ders çalışmıyorsun.
yeteri kadar : sufficient (as much as is needed for a particular purpose); sufficiently
Yeteri kadar ders çalışmıyorsun.
Yeteri kadar su yok.
EXAMPLES
-Kek için şeker var mı?
-Yeterince yok. : there is not enough.
Var ama yetmez. : there is, but it is not enough.
Bu kadar yeter. : That (much) is enough.
Para yetmedi. : The money was not enough
Yeterince para yoktu. : There was not enough money
Yeterli para yoktu. : There was not sufficient money
Beş lira yeter mi? : Is five lira enough?
-a yetiş- reach
yetişkin adult
yetenek talent, skill
yetkin