I will make you write an email.
Size email yazdıracağım.
She made me sell my car.
Bana arabamı sattırdı.
I can make you watch a film next week.
Gelecek hafta size bir film izletebilirim
Ahmet made Ayse wash the car.
Ahmet Ayşe'ye arabayi yıkattı.
I will make you listen Turkish music.
Size Türkçe müzik dinleteceğim.
You make me forget to book.
Bana kitabı unutturdun, geri zekalı!
Hakan made us hate Turkish
Hakan bizi Türkçeden nefret ettirdi
I will make the children sleep
Çocukları uyutacağım
Slow down! don't make me run!
Yavaşla! beni koşturma!
You cannot make me believe your lies
Beni yalanlarına inandıramazsın
She made me buy a book
Bana bir kitap aldırdı
Thank you, you made me happy
Teşekkürler, beni sevindirdin
verb... ol --> verd... et
Thank you, you made me happy
Teşekkürler beni mutlu ettin
You made me sick
Beni hasta ettin.
You're making me sick
Beni hasta ediyorsun
I got angry.
Kızdım.
Don't make me angry
Beni kızdırma!
irregular verbs
He made me drink(have) a horrible soup.
Bana berbat bir çorba içirdi.
He made me eat kokareç
Bana Kokoreç yedirdi, berbat bir şey.
Don't make me get up!
Beni ayağa kaldırma!
Please, make me get up at eight
Lütfen, beni sekizde kaldırın OR
Lütfen beni sekizde uyandırın
You should make the children go to bed at 11
On birde çocukları yatırmalısın.