bakkal: grocery shop
Bakkala gidiyorum, bir şey lazım mı?
I am going to the grocery shop, is something necessary (do you need anything?)
sınıf: classroom; class (of students)
Bu sınıf çok tembel.
emin: sure about
Emin misin?
Are you sure?
soğuk /so:uk/: cold
Hava çok soğuk.
It’s very cold.
sokak: street
Çocuklar sokakta ip atlıyor
The kids are jumping rope on the street.
yol: road, way
Yoldayım, geliyorum.
I am on the way, I am coming.
cadde: main street
İstiklal Caddesi’ne çok yakın.
It’s very close to the Istiklal Street.
eczane /ezzane/: pharmacy
Önce eczaneye gitmeliyim.
First I should go to the pharmacy.
güzel: nice, aesthetically good; beautiful
Çorba çok güzeldi.
The soup was so good.
taze /ta:ze/: fresh
Çay taze mi?
Is the tea fresh(ly made)?
nazik /na:zik/: polite
cana yakın: friendly
İnsanlar çok nazik ve cana yakın.
The people are very polite and friendly.
çanta: bag
Biletler çantada mı?
Are the tickets in the bag?
şurada /şurda/: (at)there, over there (indicating with your body)
Şurada güzel bir lokanta var.
There is a nice restaurant over there.
orada /orda/: (at)there (not indicating with your body)
Orada bekle, geliyorum.
Wait there, I am coming.
efendim?: sorry, pardon (I didn’t understand it; I couldn’t hear you)
iş: job; work(place); something/a task to do
İstanbul’da iyi bir iş bulmak çok zor.
It’s very difficult to find a good job in İstanbul.
olur: ok, it’s very possible
Şimdi çok işim var. Akşam konuşalım, olur mu?
I am very busy now. Let’s talk in the evening, ok(is it possible)?
tamam: ok, agreed
Tamam, sen çıkabilirsin.
Ok, you can leave.
tamamdır: ok then; done; got it
olabilir: possible, it can be
belki: maybe
Belki gelirim.
Maybe I’ll come.
peki: well, all right
olmaz: it’s not possible, no way
tabii!: of course!
tabii ki!: of course!!